Enerjimagazin-Bu çalışmada, en son söyleyeceÄŸimiz ÅŸeyi en baÅŸta söyleyelim. “Temiz Kömür” diye bir ÅŸey yoktur, maalesef kömür kirlidir. Günümüzde dünyadaki toplam enerjinin yaklaşık % 38’i kömürden elde edilmektedir. Özellikle termik santrallerin doÄŸaya ve çevreye verdikleri zararlar hesaba katılarak bu oranın 2050 yılında % 11’e geriletilmesi planlanıyor.
Sanayi devriminden bu yana dünyada yaÅŸanan çevre ve hava kirliliÄŸinin en büyük müsebbibi baÅŸta kömür olmak üzere hidrokarbon içeren petrol ve doÄŸalgaz gibi fosil yakıtlardır. GeçmiÅŸten günümüze kadar her geçen gün daha fazla önem kazanan fosil yakıt türleri, aşırı kullanıldığında çevreye zara vermeye devam ediyor. Asit yaÄŸmuru oluÅŸumuna neden olmak, havanın karbondioksit oranını artırmak, iklim deÄŸiÅŸikliÄŸi yaratmak fosil yakıtların yol açtığı baÅŸlıca çevresel zararlar arasında. Ayrıca küresel ısınmanın nedenleri arasında da yine fosil yakıtlar ve zararları görülmekte.
1988’den beri karbondioksit emisyonlarının üçte birinden dünyanın en büyük 35 kömür üreticisi sorumlu. DiÄŸer hiçbir enerji kaynağı sera gazı emisyonlarına kömür kadar etki etmiyor. 2014 yılında kömürden kaynaklanan karbondioksit miktarı 14.2 gigatondu. Bu ise enerjiden kaynaklanan toplam karbondioksit emisyonunun % 44’üne, tüm sera gazı emisyonlarının ise dörtte birine denk geliyor.[1]
BP’nin “Enerji Görünümü 2018” raporuna göre 2017 yılında küresel enerji tüketimi, doÄŸalgaz ve yenilenebilir enerji kaynaklarının etkisiyle büyük artış gösterdi. Rapor’da dünya enerji talebinin 2017 yılında % 2,2 oranında arttığı belirtiliyor. Yine aynı raporda; kömür sektöründe, Çin ve OECD’deki düÅŸüÅŸler, Hindistan ve diÄŸer geliÅŸmekte olan Asya ekonomilerindeki talep artışıyla telafi ediliyor. Çin’in 2040 yılına kadar kömür için en büyük pazar olduÄŸu ve küresel kömür talebinin % 40’ını oluÅŸturması bekleniliyor.
Ekologos tarafından hazırlanan ve Türkiye’nin “yerli ve milli” enereji politikasının deÄŸerlendirilmeye çalışılan raporun bir bölümünde linyit yakıtlı termik santraller ele alınmıştır. Raporda; dünyadaki kömürlü santrallerin çoÄŸunun kritik seviyeye çok yakın yakma teknolojilerine sahip termik santraller olduÄŸu bildiriliyor. Karbon salınımı açısından alt teknolojilere sahip termik santrallerden ise maliyetleri ve iÅŸletme giderleri yüzünden kaçınılıyor. Dünyada enerji konusundaki tüm teÅŸviklere raÄŸmen baÅŸta linyit olmak üzere kömüre dayalı enerji üretimi çok ekonomik gözükmüyor. Çevresel ve sosyal maliyetleri açısından bu projelerin çoÄŸunda kamusal faydanın ne ölçüde olup olmadığı ise tartışmaya açık.
Dünyadaki Durum;
Kömür, elektrik üretimi amacıyla kullanılan yakıtlar arasında birinci sıradadır. Dünya elektrik üretiminin % 38’i kömürden karşılanıyor. 1990 yılında kömürün elektrik üretimindeki payı % 37 civarında iken bu oran 2014 yılında % 43’lere kadar çıkmıştır. Bu ihtiyacı karşılamak için Dünya kömür üretimi son 30 yıl içinde önceki yıllara oranla iki kat artmış ve birçok ülkenin elektrik ihtiyacı termik santrallerden karşılanmaktadır. Özellikle Çin baÅŸta olmak üzere Asya ve Pasifik ülkelerinin enerji ihtiyacı son 10 yılda iki kattan fazla artmıştır.
Alman Federal Yerbilimleri ve DoÄŸal Kaynaklar Enstitüsü, dünyadaki toplam kömür rezervinin 968 gigaton (968 milyar ton) olduÄŸunu tahmin ediyor. Bu tahmin, mevcut teknoloji ile çıkarılması ve kullanılması kârlı olan kömür yatakları için geçerli. Dünya Enerji Konseyi, dünya kömür rezervlerinin % 90’dan fazlasının (892 milyar ton) dokuz ülkede yer aldığı bilgisini paylaşıyor. Söz konusu rezervin 403 milyar tonunun antrasit ve bitümlü kömür, 287 milyar tonunun alt bitümlü kömür ve 201 milyar tonunun linyit kategorisinde deÄŸerlendirilebilecek kömür olduÄŸu belirtiliyor. Linyit, taşıması zor ve daha az enerji içeren bir kömür türü, dolayısıyla çıkarıldığı açık madenlere en yakın bölgelerde tüketiliyor. Dünyada linyit kömürü çıkaran 37 ülke olmasına raÄŸmen bunların 11 tanesinde toplam üretimin % 82’si yapılıyor.
Türkiye’deki Durum
ETKB’na göre Türkiye’deki linyit sahalardaki linyit/alt bitümlü kömürün ısıl deÄŸerleri 1.000-5.000 kcal/kg arasında deÄŸiÅŸmekte. Yine ETKB verisine göre Türkiye’deki toplam linyit/alt bitümlü kömür rezervinin yaklaşık % 68’i düÅŸük kalorili, % 23,5’i 2.000-3.000 kcal/kg arasında, % 5,1’i 3.000-4.000 kcal/kg arasında, % 3,4’ü 4.000 kcal/kg üzerinde ısıl deÄŸerde.
2015 yılı sonu itibarıyla 126,9 milyon ton eÅŸdeÄŸer petrol (MTEP) olan Türkiye’nin toplam birincil enerji tüketiminde kömürün payı % 27,3 olarak gerçekleÅŸirken 2016 sonu itibarıyla kömüre dayalı santral kurulu gücünün 17316 MW olduÄŸu ve ülkedeki toplam kurulu gücün % 22,1’ini oluÅŸturduÄŸu belirtiliyor. ETKB’na göre çoÄŸunluÄŸu linyit olan yerli kömüre dayalı kurulu güç 9.437 MW (% 12,1) ve ithal kömüre dayalı kurulu güç ise 7.879 MW (% 10) civarında. 2016 yılında kömüre dayalı termik santrallardan toplam 92,3 TWh elektrik üretildiÄŸi ve bunun toplam elektrik üretimi içerisindeki payının % 33,9 düzeyinde olduÄŸu paylaşılıyor.[2]
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı verisine göre son yıllarda Türkiye’de artış kaydeden kömür arama faaliyetleri sonucunda linyit rezervi önemli ölçüde artırılmış durumda. Dünya linyit/alt bitümlü kömür rezervinin yaklaşık % 3,2’si Türkiye’de bulunuyor ve Türkiye’nin linyit rezervinin yaklaşık % 46’sı AfÅŸin-Elbistan havzasında yer alıyor. Türkiye’de kömür aramaları sonucunda mevcut rezerve ilave olarak; 2014 yılı sonu itibarıyla 7,38 milyar ton yeni linyit rezervi tespit edildiÄŸi belirtiliyor. 2005-2017 yılları arasında bulunan yeni rezerv kaynakları ile toplam rezervin 2015 sonu itibarıyla 15 milyar tonu aÅŸtığı söyleniyor.
Termik Santraller ve Kömürün GeleceÄŸi
Kömür, Avrupa’nın tarihi için merkezi bir ürün. İnsanlığın içinde bulunduÄŸu dönemi ÅŸekillendiren sanayi devrimini yaratan kömür, Avrupa BirliÄŸi’nin temelini atan Avrupa Kömür ve Çelik TopluluÄŸu’na da ismini vermiÅŸti. Ancak bugün gelinen noktada, Avrupa ülkelerinin çoÄŸunluÄŸu ekonomik büyümelerini kömürden ayırmak ve ekonomilerini karbondan uzaklaÅŸtırmak istiyor. Özellikle Batı Avrupa ülkelerinde kömürle çalışan enerji santrallerinin kurulum sayısı 2016 yılında 2/3 oranında düÅŸtü. Avrupa’da bulunan 3.500 enerji tesisi ile 200 milyar Euro’luk deÄŸere sahip. Aldıkları karar ile 2050’de % 100 karbon nötr elektrik üretimi için çalışacaklarını duyurdu.[3] Bunun gerçekleÅŸmesi durumunda kömürün, dünya enerji üretimi içindeki payının % 38’den % 11’lere kadar düÅŸmesi bekleniliyor.
Türkiye’de ise durum farklı geliÅŸiyor. 2017 sonunda Türkiye’deki kömürle çalışan ve iÅŸletme durumunda toplam 27 termik santral bulunuyor. Buna karşın linyitle çalışan iÅŸletmedeki santral sayısı ise 14 adet ve bu santralların iÅŸletmedeki kurulu kapasitesi ise 9617 MW civarında. İşletmedeki linyitli termik santralların yanı sıra “aday” linyitli santrallar da mevcut. Yakın bir zamanda hayata geçmeyi bekleyen projeler söz konusu. Buna göre 2017 sonunda Türkiye’de iÅŸletmedeki 14 linyitli termik santralına ek olarak 14 tane lisans sürecinde, üç tane ilan edilen, üç tane inÅŸa halinde dört tane de lisans almış linyitli termik santral mevcut. Bu “adayların” toplam kurulu gücü 16.420 MW olarak hesaplanmakta[4]. Kısaca; Avrupa ülkeleri linyite dayalı termik santrallerden vaz geçerken, ülkemizde giderek yaygınlaÅŸan bir santral yapımı söz konusu.
Dünyadaki genel durum itibariyle teknolojik açıdan belirli kömürlü santral tiplerinin daha çok tercih edildiÄŸi görülüyor. Avrupa’nın ulusal enerji ÅŸirketleri beraber imzaladıkları bir anlaÅŸma ile Avrupa ülkelerinde 2020’den sonra kömür ile çalışan enerji santralleri inÅŸaa etmeyeceklerini belirttiler. Uzmanlar, dünyadaki kömürlü santralların çoÄŸunun kritik-altı teknolojideki santrallar olduÄŸunu belirtiyor. Bunun yanında rafa kaldırılan ve iptal edilen projelerin çoÄŸu daha maliyetli olan ultra süper kritik ve süper kritik teknolojideki santrallar. Artık dünyada daha maliyetli ve (görece) daha az kirli santrallardan vazgeçiliyor. Yine de günümüzde, yanma teknolojisi ne olursa olsun iklim deÄŸiÅŸikliÄŸine en çok etkisi olan santrallar, kömürlü ve özellikle linyitli santrallar olarak görülmektedir.
Kömür ve Karbon Salınımı
BP 2018 Dünya Enerji İstatistik Görünümü Raporu'ndan derlediÄŸi bilgilere göre, Karbon emisyonlarını azaltmaya yönelik çabalara raÄŸmen dünyada geçen yıl en fazla elektrik 9.723 teravatsaatle (TWh) yine kömürden üretildi. 2016'da bu miktar 9.451 TWh olarak hesaplanmıştı. Kömürden sonra en fazla elektrik 5.915 TWh doÄŸalgazdan, 4.590 TWh hidroelektrik enerji kaynaklarından üretildi. Nükleer enerjiden 2.635 TWh ve yenilenebilir enerji kaynaklarından da 2.151 TWh elektrik üretimi yapıldı.
Avrupa ülkeleri kömür ve kömüre dayalı termik santrallerden vaz geçmesine raÄŸmen dünya çapında artan enerji ihtiyacı sebebiyle 2017 yılında karbon emisyonlarında % 1,6’lık bir artışla 33 milyar 444 milyon tona yükseldi gözlendi. Bu artışın Paris İklim AnlaÅŸması taahhütlerini gerçekleÅŸtirmesi için gerekli olduÄŸu düÅŸünülen keskin düÅŸüÅŸten daha yüksek olduÄŸu belirtiliyor. AraÅŸtırmalara göre termik santrallerde kullanılan bir birim taÅŸkömürü, linyitle kıyaslandığında 1,27 kat daha fazla karbon emisyonuna neden olmaktadır. Ancak bu duruma karşılık bir birim taÅŸkömüründen elde edilen enerjiyi linyitten yaklaşık 3 birim harcayarak elde edilebiliyor.
Dünya SaÄŸlık Örgütü’nün (WHO) tahminlerine göre 2012 yılında 3.7 milyon insan hava kirliliÄŸi sebebiyle hayatını vaktinden erken kaybetti. Chicago Üniversitesi, Çin’de, yılda tahmini olarak 250 bin kiÅŸinin ölümüne kömürden çıkan dumanının sebep olduÄŸunu açıkladı. AraÅŸtırmacıların hesabına göre kömürlü termik santrallerde üretilen her 1 milyon MWh’lık enerji başına 77 kiÅŸi ölüyor.[5] SaÄŸlık ve Çevre BirliÄŸi (HEAL) tahminlerine göre kömürlü termik santraller Avrupa BirliÄŸi sınırları içinde yılda 18.200 kiÅŸinin ölümüne neden oluyor. Birlik ayrıca kömür santrallerinden yayılan kirleticilerle temas etmeleri sonucunda yılda 8.500 kiÅŸide kronik bronÅŸit vakasının ortaya çıktığını söylüyor. Avrupa’daki kömür santrallerinin bir yıllık ölüm sayısı 23 bine, saÄŸlık harcamaları ise toplam 43 milyar euroya fırlıyor.
Sonuç Yerine
Dünya Bankası, "Kömür kullanımı gelecek 30 yılda sert düÅŸüÅŸ gösterecek" açıklamasını yaptı. Isıl deÄŸeri düÅŸük niteliksiz kömürlerin termik santrallerde kullanılması, kül ve nem miktarının fazlalığı ve karbon emisyonu göz önüne alındığında birçok ülke artık kömür kullanımından vaz geçiyor. Ancak Çin ve Hindistan gibi en büyük kömür kullanıcısı ülkeler halen kömür kullanımlarını arttırarak devam ettirmekteler. Ancak bu konjüktürel yaklaşımın tüm dünyayı etkileyeceÄŸi ve kömüre kullanımının giderek düÅŸeceÄŸi belirtilirken Dünya Bankası'na göre, enerji kaynağı olarak kömür ve petrole olan bağımlılık gelecek 30 yılda keskin bir düÅŸüÅŸ gösterecek.
Dünya Bankası'nın global enerji baÅŸkanı Ricardo Puliti yaptığı bir açıklamada; ÅŸu ana kadar kömür+yenilenebilir kaynaklar olan enerji üretim modelinin yerini gaz+yenilenebilir kaynaklara bırakacağını açıkladı. Puliti'nin bu öngörüsüne karşı, Çin Ulusal İstatistik Bürosu verilerine göre 2017'de kömür tüketimi 2013'ten bu yana ilk kez arttı. Tüketim 2017'de % 0,7 yükseldi ve Çin'in enerji üretiminde yüzde 60 pay sahibi olmayı sürdürdü. İstatistiklere bakıldığında kömür talebinin küresel ölçekte hâlâ artmakta olduÄŸu görülüyor. Bu artış, 2019’da yıllık % 2,1’e yaklaÅŸacak.
Avrupa ülkeleri linyite dayalı termik santrallerden vaz geçerken Türkiye’de durum tersine çalışıyor. EskiÅŸehir Alpu’da ve Karaman’daki linyit rezervlerine baÄŸlı olarak önemli termik santral projeleri gündemde. 2017 sonu itibarıyla aday aÅŸamasındaki toplam 44 kömürlü santralın 24’ünü linyitle çalışacak kömürlü santrallar oluÅŸturuyor. Son yıllarda ETK Bakanlığı tarafından uygulanan “yerli ve milli” enerji politikasına uygun olarak özellikle yenilenebilir enerji kaynakları teÅŸvik edilse de maliyeti nedeni ile ithal kömür yatırımcıların ilgisini daha çok çekiyor.
Kömür tüketiminde yaÅŸanan patlamanın insan ve doÄŸa üzerindeki olumsuz etkileri, saÄŸladığı ekonomik faydalara oranla daha fazla. Kömürün öldürdüÄŸü tek ÅŸey iklim deÄŸil. BaÅŸta Çin ve Hindistan gibi vahÅŸi üretim ÅŸartlarının uygulandığı ülkelerde kömür madenleri korkunç çalışma koÅŸullarının hüküm sürdüÄŸü yerler. Madenlerde iÅŸ kazaları oldukça yaygın. Kömürün enerji üretiminde kullanımının çevreye ve kamu saÄŸlığına maliyeti çok yüksek. Fosil yakıttan (ve nükleerden) yenilenebilir enerjiye geçiÅŸin sunduÄŸu ekonomik ve toplumsal fırsatlar ise çok büyük. Bu geçiÅŸ, yeni istihdam olanakları yaratmanın yanı sıra enerji maliyetlerini de düÅŸürebilir. Tüm bu kriterler göz önüne alındığında, kömürün sanayi devriminden bu yana dünyada hüküm süren saltanatı artık yok oluyor.
Nadir AvÅŸaroÄŸlu
Maden Mühendisi
Temmuz - 2018
Kaynaklar :
1-Türkiye’de Linyit Santraller ve Linyit Rezervleri, Arif Cem GündoÄŸan
3-Algedik, Önder; Kömür ve İklim DeÄŸiÅŸikliÄŸi Raporu, 2017
4-Kömür Atlası, Heinrich Böll Stiftung, 2017
5-BP 2018 Dünya Enerji İstatistik Görünümü Raporu
7-International Energy Agency (IEA), Coal Overwiev 2017