IŞiD’in Devlet Denetiminde ’Kaçak’ Boru Hattı!
- "Ailelerin yüzde 80-90'ı bu işle uğraşıyor. Boruların çoğunu kestiler ama az da olsa mazot geliyor. Eskisi kadar mazot olmadığı için fiyat 1.25 liradan 3 liraya çıktı." - "Bizde 'Kaçakçılığa gitmemiş adama kız vermezler' diye bir söz vardır. Devlet de yaptığımız işi biliyor. Her şey askerin gözleri önünde oluyordu. Bazıları Japonya'dan boru döşeme makinesi bile getirdi. Makine bir taraftan kazıyor diğer taraftan döşüyor. Yatay boru döşeyen bile var. Bu açıkça yapılan bir iş idi." - "Günde 30-50 tankerlik petrol geçiriliyordu. Sadece Hatay'da 4500 TIR var. Hepsi bunu kullanıyor. Afyon'dan, Uşak'tan bile araçlar geliyor." - "Hattın yanında aracım çamura saplandı, asker panzerle çıkardı. O zaman o yasaldı da şimdi mi yasadışı oldu? Ne değişti?" - "Borulara ve mazot bidonlarına el konuldu. Bazı kişiler gözaltına alındı. Bu yüzden tepki oluştu. Gösteri yaptık, protesto ettik. Askerler birkaç kişiyi dövdü." - "Suriyeli mülteciler geldiği ilk günden beri onlara evlerimizi açtık. Üç yıl boyunca kimseden yardım almadan bu yükü çektik. Yardımların Asi'den Suriye tarafına geçirilmesine yardımcı olduk. Yaralıları hastanelere taşıdık. Bir gece minareden anons yapıldı, aracı olanların Asi'ye gidip yaralıları taşıması istendi. Gittim üç yaralıyı taşıdım. Bunlara karşılık petrolden kazandık. Herkes göz yumdu. Marttan sonra iş değişti. Artık asker sınıra yaklaşanlara ateş açıyor. Ölenler oldu." - "insanlar geçmek için nöbet değişiminin olduğu anı gözetliyor. Tanıdığım bir aile geçmek için üç gün pusuda bekledi."
Sohbetin bitiminde vedalaşırken biri ayaküstü şunları söyledi: - "Suriye'de herkese yardım ettik. Bazı Türk görevlilerin sınırdan geçmesini de sağladık. Birden bire suçlu olduk. Tamam, şamar attılar, anladık, bizi şimdi rahat bıraksınlar! Bıraksınlar işimize dönelim, tarlamıza gidelim. Ama asker, 'Tapunu göster' diyor, yoksa izin vermiyor. Ama herkesin tapusu yok ki! Bazı tapular Suriye'deki akrabaların üzerine. Ben yıllardır mahkemeden sonuç alamıyorum. Bu uygulama 12 Eylül döneminde vardı." Hacıpaşalılar Suriye'nin milli serveti petrolün bu şekilde IŞiD'ı zengin ettiği gerçeğiyle ilgilenmiyor. Ağız birliğiyle dedikleri "Madem yasadışı idi neden devlet göz yumdu? Olanları kaymakam da biliyordu, belediye başkanı da, jandarma da." Özetle IŞiD'den petrolü alanlar Özgür Suriye Ordusu, islami Cephe ve Nusra gibi örgütlerin kontrol ettiği bölgelerden geçirip Türkiye sınıra taşıyordu. Silsile halinde herkes cebini dolduruyordu. Ama IŞiD nedeniyle gözler Türkiye'nin üzerine dönmüşken bu çarkın dönmesi çok zor. Sokaklara mazot kokan Hacıpaşa'dan çıkışta karşısındaki birkaç evde Suriyeli kadınların pazarlandığı iddialarıyla gündeme gelen mülteci kampı ve Suriye ordusunu terk eden askerlere tahsis edilmiş Apaydın Kampı'nın önünden geçtim. Vakti zamanında Apaydın'da olup bitenleri yerinde görmüş eski bir yetkilinin şu itirafını kaydetmeden geçemeyeceğim: "Suriyeli komutanlar telsiz ve bilgisayarlarla donatılmış masalardan Suriye'deki savaşı koordine ediyorlardı. Kurtarılmış bölgeler oluşturulduktan sonra komuta çalışmaları Suriye içine kaydırıldı. Kamptan bir gecede 150 askerin sınırı geçip savaşa katıldığını ve sonra döndüğünü bilirim." Tırcılar Da isyanda Reyhanlı'daki Cilvegözü Sınır Kapısı'na gittiğimde kilometrelerce araç kuyruğu vardı. TIR'ların yükleri arasında en fazla dikkatimi çeken IŞiD'in da en fazla kullandığı arazi araçlarıydı. Sınırda kontak kapatan TIR şoförlerinin eyleminin üçüncü günüydü. Araç sahipleri kaçak petrolle ilgili yeni uygulamaya isyan ediyor. 2008'deki düzenlemeye göre uluslararası taşımacılık yapan araçlar ülkeye 550 litreye kadar vergisiz yakıt sokabiliyor. Ancak valinin talimatıyla bu hak geri alınmış. Gerekçe şu: Araçlar Cilvegözü'nden geçtikten sonra Bab el Hava Kapısı'na varmadan ara bölgede yüklerini indirip döndüğü için uluslararası taşımacılık yapmış sayılmaz. Cilvegözü'nden döndükten sonra 3 yerde kontrol var. Yasağı ihlal edenler depodan çıkan faturasız benzinin piyasa değeri kadar cezaya çarptırılıyor. ikinci kez yakalananların araçlarına 5 yıl tedbir konuluyor. Birkaç kişi haklarındaki savcılık iddianamesini gösterdi. Kontak kapatan şoförlerin sözcüsü "Bu uygulama neden Öncüpınar'da (Kilis) yok? 4.3 liralık mazotla bu işi yapamayız, aldığımız para mazota gider. Benim 5 TIR'ım var. Suudi Arabistan'’a da çalışıyorum. Oradan dönerken 550 litre mazot hakkımı kullanıyorum. Bu mazotu diğer TIR’lara paylaştırıyorum. Bu TIR’larda Suud petrolü olduğu halde ceza kesiyorlar. Derdimizi anlatamıyoruz" dedi. Şoförlere hak veren de var vermeyen de. Kaçak boru hatlarını TIR şoförlerine de sordum. Şoförlere göre Hacıpaşa ve Sarsarin gibi yerlerde sıkı önlemler alındı ama Beşasla'da 2 kaçak boru hattından mazot geliyor. Köylüler iki hattın gelirini paylaşıyor. Ancak akış düştüğü için 2 gün sıra beklemek gerekiyor. Bir şoför "Tamam diyelim ki IŞiD'a karşı önlem için petrolü kestiler ama militanlar her yerden geçiyor. Git Esentepe'ye, görürsün" dedi. Konuştuğum iki minibüs şoförü de sınırlardan militan ve silah geçişinin kesildiğine inanmadıklarını öne sürdü. ikisi de genelde insani yardım amaçlı olduğu söylenen ama şüphe çeken ViP geçişlere dikkat çekti, yani gösterdikleri belge ile hiçbir arama olmadan geçenlere... Bir Geçiş Denemesi Biz bunları konuşurken TIR sürücüleri bir aracın grevi kırıp sınırı geçmeye çalıştığına dair haber üzerine hareketlendi; onlarca kişi sözü edilen aracı engellemek için kontrol noktasını geçti. Bir yetkili bu karmaşa sırasında diğerlerine "Suriyelilere dikkat edin" diye seslendi. Bu serbest geçişe ben de eşlik ettim; güvenlik ve pasaport kontrol noktalarını geçtim. Diğerleri gibi birkaç dakika sonra elimi kolumu sallayarak geri döndüm, sorgusuz sualsiz. Özetle Hatay sınırları çatışmalardan etkilendiği kadar ciddi bir savaş rantını da beraberinde getirdi. Bu ranttan Türkiye vatandaşları kadar Suriyeliler de beslendi. Bu arada Türkiye IŞiD’ı destekleyen ülke damgasını yedi. Komşudaki kanlı sürecin sonuçlarını özetleyen tek şey rant değil elbette. iç savaşın sınır bölgelerimizde oluşturduğu üç tip var: Savaşın mağdurları, savaş ağaları ve sınır bölgelerinde ev kiralayıp savaşa katılan militanlar. Bir tarafta paraya para demeyenler, diğer tarafta trafik ışıklarında dilenen Suriyeliler ve bir diğer tarafta Reyhanlı’nın endişeli kesimlerine "Bu evlerde kalanlar bir gün burayı da ele geçirmeye kalkışır mı" sorusunu sordurtan militanlar."